Sifiliz yani frengi, Tropenoma Pallidum’un neden olduğu enfeksiyonel bir hastalıktır. Konjenital sifiliz ise gebelik esnasında tedavi almamış veya tedavisi yetersiz kalmış sifilizli anneden bebeğe/fetüse daha çok plasenta yolu veya daha nadir olarakta doğum esnasında hastalığın geçmesiyle oluşur. İki yaşından önce tespit edilen olgular genellikle konjenital sifiliz olarak tanımlanır.
Gebelik esnasında annedeki sifilizin fark edilip tedavinin yapılması konjenital sifilizi önleyebileceği halde yıllar geçtikçe vaka görülme oranı da artmıştır. Bu artış ile birlikte ise düşükler, ölü doğum, erken bebek ölümleri ve yaşam boyu fiziksel ve nörolojik sıkıntıların görülme riski de doğru orantılı artmıştır.
Konjenital sifilizi daha iyi anlamamız açısından bu hastalığı üç grupta toparlarsak;
1-Sifiliz Fetalis
2-Yenidoğan Sifilizi
3-Geç Konjenital Sifiliz
Konjenital sifiliz, anneye yönelik doğru bir tanılama ve etkin bir tedaviyle önlenebilir bir durumdur. Kadınlar ve eşleri için sifilizin önlenmesi demek konjenital sifilizin önlenmesiyle eş değer bir tutumken konjenital sifiliz epidemik boyutta; bebekteki semptomlar fark etmeksizin tedaviyi alamamış veya yetersiz tedavi almış sifilizli annelerden doğan bebekleri ve ölü doğumları konu edinen bir boyuttadır.
Görülme Sıklığı
Konjenital sifiliz, günümüzde önlenebilir ve hala önemini koruyan bir halk sağlığı sorunudur. Bazı kaynaklara göre her yıl yaklaşık 12 milyonu etkilemekte sifiliz insidansının 2 milyonunu gelişmekte olan ülkelerdeki gebeler oluşturmaktadır. DSÖ(Dünya Sağlık Örgütü) verilerine göre bir milyon kadar gebe sifilizden etkilenmekte ve bunların yarısı düşükler, erken doğum ve ölü doğum gibi faktörlerle sonuçlanmaktadır.
Önlenebilirliği
Konjenital sifiliz tıpkı yetişkinlerde görülen sifiliz gibi önlenebilir bir hastalıktır. Ayrıca birbiriyle bağlantısını da unutmamak gerekir. Basit bir şekilde; sifiliz ne kadar azalırsa konjenital sifiliz de o oranda bir azalma gösterecektir.
Sifiliz, yetişkinlerde genellikle cinsel yolla bir bulaş gösterirken bebeklere anneden ya plasenta yoluyla ya da çok düşük bir ihtimalle doğum esnasında bir bulaş olur. Anne sütünden geçiş olmaz fakat memede lezyon varsa bebeğe buradan bir geçiş olabilir. Eğer annedeki sifiliz önlenebilirse bebekte oluşabilecek konjenital sifiliz olgusu da önlenebilir. Fakat her yıl artış gösteren konjenital sifiliz vakaları, hem yetişkinlerde görülen sifilizin önlenmesini hem de konjenital sifilizin önlenmesini tartışmalı hale getirmektedir. Bazı bölgelerde erken dönemde olan sifilizli annelerin sayılarının yüksek olması, karşı cins partnere bulaş oranını ve konjenital sifiliz vaka artış riskini aynı oranda yükseltecektir.
Konjenital sifilizi önlemek için kaçırılan fırsatlarla ilgili bir araştırmada, farklı farklı yerlerde hastalığın görülme sıklığı ve nedenleri araştırılmış ve bu doğrultu da hastalığı önleyebilmek adına kaçırılan bir takım fırsatlar olduğu saptanmıştır.
Bu araştırmaya göre ulusal olarak konjenital sifilizi önlemede en sık kaçırılan fırsatlardan biri, gebelerde yeterli tedavinin olmamasıydı. Diğer kaçırılan fırsatlar ise; doğum öncesi bakım eksikliği ve hastalığın geç tanılanması olarak ifade edebiliriz.
Konjenital sifilizi önleyebilmek adına; en temel de aile planlaması olmak üzere aynı şekilde doğum öncesi bakımın kolaylaştırılması gerekir. Bu yüzden doğum öncesi ilk izlemde, gebeliğin 28. haftasında ve doğumda sifiliz taraması yapılması, bununla birlikte sifilizli olguların tedaviye yönelik önlemlerinin alınması önlenebilirlik açısından önemlidir.
Konjenital sifilizin önlenmesi için bazı ülkelerde gebelere rutin olarak tarama testleri yapılmaktadır. Fakat ülkemizde bu tarama testleri yapılmamakla beraber hastalığın görülme insidansı Avrupa ülkelerine yakındır. Doğum öncesinde spesifik olarak kullanılan tarama programı kapsamında bir test olmadığı için takip sırasında şüpheli vakaları ayırt etmek son derece önemlidir.
Belirti ve Bulgular
Konjenital sifiliz, bildirimi zorunlu epidemik bir hastalıktır ve anneden bebeğe geçer. Belirti ve bulguları anneden başlayarak bebekte de görülür. Erken ve geç sifiliz örneklerine baktığımızda; erken sifiliz olgularında ölü doğum, bebeklerde karaciğer büyümesi, nezle benzeri belirtiler ve çeşitli cilt lezyonları görülürken geç konjenital sifilizde diş, kemik ve sinir sisteminde bozulmalar gibi ciddi belirtiler görülür. Erken konjenital sifilizde bulgular genellikle ilk üç ayda ortaya çıkmaktadır ve değişkenlik gösterme eğilimindedir.
Tanı
Konjenital sifilizin tanısı zor olabilmekle beraber tek bir tanı testine de bağımlı değildir. Uygulanan test yöntemlerinde tanı konmasını güçleştiren sınırlamalar mevcuttur. Tanı için yenidoğan ve annenin kan testlerinin yanı sıra plasenta ve yine yenidoğanın laboratuvar testleri gereklidir. Konjenital sifilizde plasental doku, amniyotik sıvı, yenidoğan burun akınıtısı, beyin omurilik sıvısı(BOS) ve kan tanı için uygun örnek tipleri olabilir.
Uygulanan test yöntemlerinde tanı için birçok sınırlama vardır. Mesela anneden bebeğe olan antikor transferini örnek verecek olursak; IgM plasentayı geçemez. Ancak yenidoğan serumunda IgM antikorunun saptanması hastalığı düşündürür ama diğer testlerinde yapılması gereklidir.
Tedavi
Konjenital sifilizin tedavisinde önerilen tedavi penisilin tedavisidir. 10 gün süreyle alınan tedavi sonrası verilen yanıtın izlenmesi ve klinik muayenenin değerlendirilmesi gereklidir.
Kaynaklar
Satyaputra F, Hendry S, Braddick M, Sivabalan P, Norton R (2021). The Laboratory Diagnosis of Syphilis. 59
Kimball A, Torrone E, Miele K, Bachmann L, Thorpe P, Weinstock H, Bowen V. (2020). Missed Opportunities for Prevention of Congenital Syphilis. 5, 661-665
Can E, Bülbül A, Cömert S, Bolat F, Okan F, Nuhoğlu A. (2009). Cilt Bulguları ile Tanı Konulan Doğumsal Sifiliz Olgusu. 3, 31-34
Özümüt S, Üstün N, Arslanoğlu S, Ovalı F. (2018). Konjenital Sifiliz: Olgu Sunumu. 10, 66-68