Cinsel sağlık, cinsel yaşamın bedensel, ruhsal ve sosyal yönden bir bütün olarak ele alınması yoluyla kişilik, iletişim ve sevginin olumlu yönde zenginleşmesi ve güçlenmesidir (DSÖ).
Kısaca cinsel sağlık, bireylerin hiçbir engeli veya sakatlığı olmadan kişisel ilişkilerini ve yaşamın kalitesini arttırmaya yönelik önlem ve tedavilerin bütünüdür.
Cinsel sağlık, kişisel hakları temel alan bir kavramdır. Bunun anlamı; kadın-erkek, genç-yaşlı fark etmeksizin herkesin hakkıdır. Cinsellik ve üreme kavramlarının birbirlerine yakın kavramlar olduğunu ele aldığımızda ise ayrım yapmaksızın herkes cinselliğini ve üreme haklarını yaşayabilir, bu konuda herkes özgürdür ve eşittir. Mahremiyet herkes için vardır ve herkes bu konular hakkında danışmanlık hizmeti alarak bilgiye ve eğitime ulaşmalıdır.
Ayrıca yine bu doğrultuda kişinin evlilik yapıp yapmama veya çocuk sahibi olmak isteyip istememe yine kişinin verebileceği bir karardır.
KADINLARDA CİNSEL SAĞLIK
Cinsel sağlık her iki cinsiyet içinde intrauterin hayattan başlayıp hayatın son evresine kadar devam eden bir kavramdır. Sürekli değişim ve gelişim söz konusudur. Her iki cinsiyet içinde cinsel organlarını keşfetme süreciyle başlayan bu süreç; toplumsal cinsiyet rollerini alma, duygusal donanım edinme ve ergenlik dönemi ile birlikte gelen biyolojik farklılaşma ile cinsellik açıkça ortay çıkar.
Fakat bu durum kadınlarda erkeklere göre farklı seyreden bir süreçtir. Bunun nedeni toplumsal rol olarak ele alınan kadının yine toplum tarafından cinsiyet aktivitelerinin baskılanmasıdır. Kadınlar için mastürbasyon ile ilgili kaygılar bu dönemde yaşanabilir. Yine bu dönemde kültürel ve ahlaki beklentilere uygun yaşayan kadın ileride cinsel sağlık sorunları yaşayabilir.
Kadının cinselliği rahat olarak yaşayabildiği dönem ise yetişkinlik evresidir. Bu evrede kadın cinsiyet kimliğini yaşamada daha özgürdür. Bu evrede bu özgürlüğü sekteye uğratacak unsurlar ise; gebelik, emzirme ve infertilite sorunu olabilir.
Menopoz döneminde ise kadınlarda cinsel istekte azalma olmazken uyarılmada sıkıntı yaşayabilirler. Bu durum cinsel ilişkiye girmede azalmaya neden olan bir durumdur. Yine bu dönemde insan ilişkileri ve kadının yaşadığı streste önemlilik arz etmektedir.
KADINLARDA CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
Kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozukluğu cinsel istek ve uyarılma bozukluğudur. Yapılan araştırmalara göre ise kadınların yaklaşık %30-60’ı bu sorunu yaşamları boyunca en az bir kez yaşamaktadır.
Kadınlarda görülen cinsel işlev bozukluklarını sıralayacak olursak;
-Cinsel istek ve uyarılma bozuklukları
-Orgazm bozuklukları
-Cinsel birleşmede bozukluklar
*Disparoni( Ağrılı cinsel ilişki)
*Vajinismus
*Cinsel ilişkiden bağımsız genital ağrı bozuklukları
-Çeşitli endokrin bozukluklar
*Tiroid
*Diyabet
*Addison
*Polikistik over sendromu…
-Madde ve ilaç kullanımına bağlı cinsel işlev bozuklukları
-Tanımlanmamış cinsel işlev bozuklukları
diye sınıflandırmamız mümkündür.